Kamusal Etkinlikler Nelerdir? Ve Daha Önemlisi: Ne Değildir?
Kamusal etkinlikler; belediye forumları, mahalle şenlikleri, açık hava konserleri, sokak festivalleri, paneller, yürüyüşler, protestolar, atölyeler, meydan sergileri ve hatta açık meclis toplantıları gibi, herkesin erişimine açık olduğu iddia edilen buluşmalardır. Güzel bir tanım. Peki pratik? Çoğu kez “herkese açık” denilen alanların görünmez sınırları olur: bilet fiyatı, güvenlik bariyeri, sponsorluk dili, çalışma saatleriyle uyuşmayan zamanlamalar ve yerel halkı dışlayan mekân seçimleri. Kamusal etkinlik, “gelene buyur” demekle bitmez; gerçekten kalabileceğin, söz alabileceğin, etkileyebileceğin bir düzen kurmayı gerektirir.
Görünürlük Var, Katılım Yok: PR Gölgesi
Şehir takvimleri birer başarı slaytına dönüştüğünde, etkinlikler PR aracına indirgenir. Belediye başkanı fotoğraf verir, marka logosu parlar, sahne parlar—peki söz kimde? Katılım, mikrofonu sırayla dolaştırmak değildir; kararların nasıl alındığını, kimin neye itiraz ettiğini ve sonuçların nasıl değiştiğini gösterebilmektir. Eğer etkinlikten sonra hiçbir politika, hiçbir uygulama değişmiyorsa, biz sadece dekor olmuşuz demektir.
“Güvenlik” Söylemi ve Görünmez Dışlama
Geniş bariyerler, agresif anonslar, gereksiz üst aramaları… Güvenlik, kamunun güvende hissetmesi için midir, yoksa kamuya “uzak dur” demenin sofistike versiyonu mu? Çocuklu aileler, yaşlılar, engelliler, göçmenler ve düşük gelirli mahalleler için güvenlik protokolü çoğu zaman caydırıcıdır. Kamusal bir etkinlik, kimin gelmeye cesaret edebildiğini belirleyen kurallar manzumesine dönüşür.
Bütçe Şeffaflığı: Sponsorluklar Kimin Ajandasını Taşıyor?
Sahnede yerel sanatçılar, fonda dev sponsor panosu. Soru basit: Kimin gündemi, kimin bütçesiyle ilerliyor? Eğer sözleşmeler, harcama kalemleri ve seçim kriterleri kamuya açık değilse, “kamusal” iddiası kırılgandır. Şeffaf olmayan bütçe, kamusallığı tescillemez; müşteri etkinliğine benzer bir yapı üretir.
Erişilebilirlik ve Temsil: “Herkes” Gerçekten Orada mı?
Erişilebilirlik, tekerlekli sandalye rampasıyla bitmez. İş saatleri dışında, toplu taşımaya yakın, bakım verme yükü olanların da gelebileceği saatlerde, işaret dili, altyazı ve çocuk bakım alanı sağlayarak başlar. Temsil ise, sahnede ve masada kimlerin konuştuğu kadar, sahne arkasında kimlerin planladığı ile ölçülür. Aynı yüzler, aynı isimler… Kamusal bir etkinlikte döngüsel elit görmekten yorulmadık mı?
Etki Ölçümü: “Eğlendik, Peki Ne Değişti?”
Eğlenmek harika. Ama kamusal etkinlik “sadece eğlence” değildir. Somut çıktı üretmeyen forum, geribildirim toplamayan panel, rapora dönüşmeyen çalıştay: Bunlar, kolektif enerjiyi tüketir. Bir etkinliğin değeri, etkinlikten sonra hangi kuralın, hangi bütçenin, hangi önceliğin değiştiğiyle anlaşılır. Aksi hâlde, yıllık tekrar eden bir meşguliyet döngüsü yaratırız.
Tartışmayı Alevlendirecek Sorular
- Bir etkinliğe “kamusal” demek için asgari şartlar ne olmalı? (Açık bütçe? Ulaşılabilir mekân? Ortak karar?)
- Etkinlikten sonra kim hesap veriyor ve nasıl? Bir kamu raporu olmadan “başarılıydık” demek ne kadar dürüst?
- Gentrifikasyonu tetikleyen “parlak festival” estetiği, yerel yaşamı kimden yana dönüştürüyor?
- Güvenlik protokolleri gerçekten riskleri mi yönetiyor, yoksa katılımı mı filtreliyor?
- Sponsorlar içerik üzerinde dolaylı sansür uyguladığında, kamusallık yerini marka uyumuna mı bırakıyor?
Dönüştürücü Bir Çerçeve: Kamusal Etkinlik Nasıl Olmalı?
Kamusal olan, yalnızca mekânın açık olmasından değil, iktidarın paylaşılmasından doğar. Bunun için teknik ama uygulanabilir bir çerçeve şart.
1) Minimum Standartlar: “Kamusal” Etiketi İçin Eşik
- Açık Bütçe ve Sözleşmeler: Etkinlik sitesi/duvarında kalem kalem yayınlama.
- Erişilebilirlik Paketi: Engelsiz erişim, çocuk bakım alanı, dil desteği, sessiz alan, toplu taşımaya yakınlık.
- Zaman ve Mekân Adaleti: Mesai sonrası saatler, farklı mahallelerde dönüşümlü mekânlar.
- Veri ve Geri Bildirim: Anlık anket, açık mikrofon, sonrasında yayımlanan etki raporu.
2) Toplulukla Birlikte Üretim: Sahne Arkasını Açın
Bir etkinlik kurul ekibi; yerel STK’lar, mahalle temsilcileri, gençlik ve yaşlılık meclisleri, engelli hakları savunucuları ve bağımsız sanatçılardan rotasyonlu oluşmalı. Ajanda, ön-katılım ile belirlenmeli: çevrimiçi/yerinde forumlar, açık çağrılar, mini bütçe oylamaları… Böylece “konuk” değil, ev sahibi hissi doğar.
3) Gerçek Hesap Verebilirlik: Etkinlikten Sonra Başlar
Bir ay içinde yayımlanan sonuç belgesi; toplanan öneriler, kabul-red gerekçeleri, uygulanacak adımlar, tarih ve sorumlularla listelenmeli. Uygulanmayan maddeler için gerekçe ve yeni takvim açıklanmalı. Sonraki etkinliğin ilk oturumu, önceki sözlerin denetimi olmalı.
“Festival mi, Forum mu?” İkisini de İsteyenlere Not
Eğlence ile politikanın yan yana olmasından korkmayın. Müzik, yemek, sanat; kalabalığı çeker ama sözü derinleştirmek için araçtır. Atölyenin yanı başında oy verme istasyonu, konser arasında kısa forum, sahne önünde öneri toplama noktaları… Kamusal etkinlik, neşeyi siyasi özneleşmeyle buluşturduğunda kalıcılaşır.
Yerel Sanatçı ve Emek Adaleti
Kamusal bütçe, yerel sanatçıların ve teknik emekçilerin adil ücretlendirilmesi olmadan “kültür” üretemez. Gönüllülük kutsanıp emek görünmez kılındığında, kamusal etkinlik bedelsiz iş düzenine dönüşür. Ücret tarifeleri, sözleşme örnekleri ve ödeme takvimi şeffaf yayınlanmalı.
Son Söz: Meydan Gerçekten Kimin?
Kamusal etkinlik, bir fotoğraf karesi değil, kolektif bir süreçtir. Eğer süreç kapalıysa, etkinlik kamusal değildir; yalnızca kamusal mekânda yapılmıştır. O yüzden asıl soru şudur: Meydan kimin? Eğer cevap “hepimizin” ise, o “hepimiz” organizasyon tablosunda, bütçe dökümünde, sahnede, raporda ve sonuçta görünür olmalı. Aksi hâlde, vitrin parlar; biz ise camın dışından bakarız. Buna razı mıyız, yoksa gerçekten bize ait bir kamusallığı ısrarla kuracak mıyız?